İyi ve Kötü Kolestrol Nedir?
Sanırım iyi ve kötü kolestrolü duymayan yoktur, peki kolestrol ve kalp sağlığı ilişkisini anlamak için bu ayrım yeterli mi? “Kötü kolestrol” olarak bilinen LDL (Low Density Lipoprotein), damarlarımızda yağ birikiminde etkin bir şekilde rol oynamaktadır. “İyi kolestrol” yani HDL (High Density Lipoprotein) ise, damarlarımızdaki fazla kolestrolü temizlemekle görevlidir. Akılda kalıcı olması açısından HDL’ye Hayırlı, LDL’ye ise Lanet kolestrol da denilmektedir.
Büyük ölçekli çalışmalar göstermişti ki LDL fazlalığı, doğrudan damarlarımızın sertleşmesine yani daralmasında etkin bir şekilde rol oynamakta ve felç/kalp krizi riskini ciddi oranda artırmaktadır. LDL değerinin düşmesi ise tam tersi kalp krizi riskini doğrudan azaltmaktadır. LDL’nin 110 mg/dL’nin altına düşmesi durumunda kalp krizi ciddi oranda azalmıştır!
İdeal LDL ve HDL değerleri var mıdır?
HDL’nin normal değeri 40-60 mg/dL arasındadır. Erkeklerde en azından 40’ın, kadınlarda ise 50’nin üzerinde olması istenir. Tam tersi, HDL’nin düşük olması damar tıkanıklığı açısından oldukça risklidir. Bazen HDL değeri çok yüksek de olabilir; özelikle 90 mg/dL ve üzeri değerler HDL’nin işlevsiz yani görevini tam yapamadığına işaret eder!
LDL’de ise bu durum tam tersidir yani kalp ve damar sağlığı için LDL ne kadar düşükse o kadar iyidir! İnsan da dahil birçok memeli canlıda doğumda ortalama LDL değeri yaklaşık olarak 10 mg/dL’dir! Anne sütü ile başlayan doymuş yağ alımı ile birlikte bu değer 100 mg’dL’nin üzerine çıkar. İnsanda ise doymuş yağ tüketimi peynir, et, yoğurt, kefir gibi besinlerle devam etmektedir. Bu yüzden LDL değeri yaşam boyu giderek artmaya devam etmektedir.
İdeal LDL değeri, bireylerin damar hastalığına veya şeker hastalığına sahip olup olmamasına göre değişmektedir. Bu tür hastalıklara sahip olmayan kişilerde 100 mg/dL’nin altı idealdir; fakat 130 mg/dL’nin altı da kabul edilebilir. Damar hastalığı (kalp, beyin veya bacak damar tıkanıklığı) veya şeker hastalığının olması durumunda ise LDL’nin en azından 70 mg/dL’nin altında tutulması önerilir.
Bir de bu değerlerin dışında Lipoprotein A diye bir kolestrol çeşidi vardır ve bu değerin 18 yaş sonrası en azından bir kez ölçülmesi önerilir! Lipoprotein A, kolestrolün yapışkanlığını artırır ve LDL’nin normal olması durumunda dahi damar tıkanıklığına neden olabilmektedir! Bu değerin 30 mg/dL’nin altında olması beklenir. Yüksek olması durumunda ise maalesef bu değeri düşürecek bir egzersiz veya ilaç bulunmamaktadır (Günümüzde bu konuda çalışmalar devam etmekte ve bazı ilaçlar umut vaat etmektedir)! Lipoprotein A’nın yüksek olması durumda LDL’nin olabildiğince düşük olması, akdeniz tipi beslenme ve düzenli egzersiz önerilir!
Peki kolestrol testini aç mı tok mu yaptıralım?
Kan şekeri ölçümü için 12 saatlik açlık gerekse de HDL ve LDL gibi kolestrol değerlerinin ölçümleri tok olarak da yapılabilir. 18 yaşından sonra 5 yılda bir kolestrol testi kontrolü önerilmektedir. Eğer ek hastalıklar var ise doktorunuz sizden daha sık kontrol de isteyebilir.
Kolestrol seviyelerimizi nasıl ideal noktalara taşıyabiliriz?
Sağlıklı kolestrol değerleri için beslenme çok önemli olsa da egzersiz olmazsa olmazdır! Beslenmede ölçülü kırmızı et tüketimi, TRANS yağlardan tamamen uzak durmak ve bol lif tüketimi oldukça önemlidir!
Kolestrol dengesinine olumlu katkıda bulunan besinler arasında; çiğ badem, ceviz, kırmızı orman meyveleri, elma, avokado, çiya tohumu, keten tohumu sayılabilir. Haftada 150 dakika, kalbin atışını hissedecek düzeyde yani yanınızdaki kişilerle sohbet edemeyecek bir tempoda spor yapmak kalp ve damar sağlığı açısından oldukça sağlıklıdır! Bu spor tamamen kişinin tercihine bırakılır, ister bisiklet ister yürüyüş fark etmez! Beslenme ve spor ile hedeflenen değerlere ulaşılamaz ise doktorunuz ilaç takviyesi önerebilir.
Unutmayalım ki, genetik olarak aşırı yüksek kolestrol yok ise ancak damarın iç yüzeyi yani endotelin bozulduğu durumlarda kolestrol damara yapışır ve damar sertleşmesine yani tıkanıklığına neden olur.
Damar sağlığımız yani endotel yapımız sağlıklı ise kolestrol damarlarımızı tıkayamaz! Damarın iç yapısını yani endoteline zarar veren durumların başında yüksek tansiyon, tip 2 şeker hastalığı, kötü ve düzensiz beslenme, sigara (günde bir adet dahi damar yapısını bozması için yeterlidir!) ve genetik yatkınlıklar gelmektedir. Düzenli egzersiz (en azından haftada 60-70 dk) ve akdeniz tipi beslenme ile damar sağlığımızı koruyabilir ve kolesterolün şeklini ve yapısını değiştirerek damarlarımıza yapışmalarının da önüne geçmiş oluruz.
Yorum yok